Перевод: с турецкого на все языки

со всех языков на турецкий

burnundan getirmek

См. также в других словарях:

  • emdiği sütü burnundan getirmek — anasından emdiği sütü burnundan getirmek Bu olanları başka birinden işitecek olursam emdiğin sütü burnundan getiririm. B. Günel …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • anasından emdiği sütü burnundan getirmek — birine bir iş yaptırırken çok sıkıntı çektirmek Hiç belli olmaz insanoğlu! Bir gün anadan emdiği sütü burnundan getirir. B. R. Eyuboğlu …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağzından burnundan getirmek — huzurunu bozmak, pişman etmek, sıkıntıya sokmak Siz buraya bizi eğlendirmeye mi geldiniz yoksa ağzımızdan burnumuzdan getirmeye mi? O. C. Kaygılı …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • canını burnundan getirmek — çok yormak, fazla çalıştırmak Bize soluk aldırmaz, canımızı burnumuzdan getirir. Y. Kemal …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • burnundan yakalamak — (birini) birini yönetimi altına almak, kaçamak bulamayacağı duruma getirmek Muhasebe ile defter tutma işlerini de üzerine aldığından milleti burnundan yakalamıştı. T. Dursun K …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • burnundan fitil fitil getirmek — çok üzmek sıkıntı vermek eziyet etmek …   Beypazari ağzindan sözcükler

  • can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağız — 1. is. Yeni doğurmuş memelilerin ilk sütü 2. is., ğzı, anat. 1) Yüzde, avurtlarla iki çene arasında, ses çıkarmaya, soluk alıp vermeye ve besinleri içine almaya yarayan boşluk 2) Bu boşluğun dudakları çevrelediği bölümü Küçük bir ağız. 3)… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ana — is. 1) Çocuğu olan kadın, anne Gözyaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı. H. Taner 2) Yavrusu olan dişi hayvan 3) Dinî bakımdan aziz tanınan bazı kadınlara verilen saygı unvanı Fatma Anamız. Meryem Ana. 4) ünl. Yaşlı kadınlara… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • emmek — i, er 1) Dudak, dil ve soluk yardımıyla bir şeyi içine çekmek, somurmak Çanağımdaki köpüklü sütü emer gibi içeceğim. S. F. Abasıyanık 2) Tükürük yardımıyla eriterek içine çekmek Yengemin verdiği karanfili dişlerimle ezip emerek odaya giriyorum. Y …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»